DEVLET TİYATROLARI

  • Yazan: Yılmaz KARAKOYUNLU
  • Yöneten: M. BOZKURT KURUÇ
  • Yönetmen Yardımcısı: Ataman ÖZBEN
  • Dekor: H. Güven ÖKTEM
  • Kostüm: Gül EMRE
  • Işık: Ekrem KARADAĞ
  • Sahne Amiri: Nesrin ATAMER
  • Işık Kumanda: Şükrü KIRIMOĞLU
  • Kondüvit: Recep ÖZBEK
  • Suflör: Cenap SAVAŞÇI

OYUNCULAR

  • Nurbanu Valide Sultan: Beyhan Saran
  • Esmahan Sultan: Nilgün TAN
  • Sokollu: Baykal SARAN
  • III. Murad: Adsız KARADUMAN
  • Safiye Sultan: ŞEBNEM KABAOĞLU
  • Canfeda: Nesrin SÜSOY
  • Ester Kadın: Serpil ÇAĞIRAN
  • Şeyhülislam: Turgut OKUTMAN
  • Saadettin Efendi: Erhan GÖKGÜCÜ
  • İdris Ağa: Fikret ERGİN
  • Üveys Paşa: Mehmet GÖKÇER
  • Şeyh Şuca: Orhan ARAL
  • Feridun Ağa: Bilal GÜRDERE
  • Hasan Ağa: Cahit ÇAĞIRAN
  • Bostancı: Cenap SAVAŞÇI
  • Katil: Osman HACIMUSTAFA

Bu oyun VAKIFLAR BANKASI T.A.O.’nın değerli katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.

Nurbanu, hem kocası İkinci Selim’i, hem oğlu üçüncü Murat’ı tahta çıkarmak isterken korktuğu tek insana sığınmıştır: Sokollu... Murad, tahtı kendisi için hazırlayan Sokollu’nun ellerine kapanmış; genç Haseki Safiye, “Velinimetim” diyerek önünde diz çökmüştür.

Sevilmekle, korkulmanın tercihinde korku ağır basar ama korkuyla sığınılan insana karşı durmak için ilk fırsatın doğması gerekir. İtaat, önünde eğildiği kudretin arkasına geçip fırsatın doğacağı günü bekler. Sokollu’nun karizması yoktur. Fakat olağanüstü dirayeti ile ardarda gelen üç Padişaha aralıksız sadrazamlık etmiş ve devleti gerçekten kendi isteklerine göre yönetmiştir. Hünkâr boşluğu doldurmuş, iktidara alışmıştır; bırakması düşünülemez.

Sokollu‘ya her düşüncesinde, her davranışında rastlanılmamış bir soyluluk ve dürüstlük içinde görmek mümkün değildir. Hürrem’in okulundan yetiştiği için Haremin devlet işlerine el atmasına alışkındır. Bu geleneği iyi bilir ve sınırını kendisi çizdiği sürece Haremin müdahelesini hoş görür.

Albenisi yüksek, ihtiraslı ve becerikli Safiye ile analığından çok kadınlık yanı ağır basan tecrübeli Nurbanu arasındaki çatışmadan Sokollu mutludur. Bu çatışmada Murad, annesi ile karısının kefelerini dengeleyecek kudrette birisi değildir. İş Sokollu’ya düşer. İki kudretin çatışmaya girmesi, başlangıçta Sokollu’ya istediği dengeyi kurma şansı verir.

Durgunluktan rahatsız olan Safiye, tahrikleriyle Murad’ı araya sokunca, Sokollu artık üç kefeli terazide denge aramak zorunda kalır. Giderek sertleşen ve kendi içine kapanan bir Hünkârın, hizmetlere kulak asması beklenemez. Utançlı bir Cülusun sahibi olarak Murad, ikinci bir şansı cesur görünmek zorundadır. Bu, korkunun getirdiği başka saklanış türüdür. Safiye, Murad’ın utancını cesarete çevirmeyi becerir.

Osmanlı’da Harem, daima devlet ricali ile çatışmaya girmiştir. Haremin devlete el uzatması, her zaman Hünkâr boşluğundan kaynaklanmıyor. Çoğunda devlet ricali, kendi arasındaki çatışmada Haremi savaşın içine çekmeyi yararlı görüyor ve Haremi kendi tarafına çeken kazanıyor. Bu gelişmenin özünü Nurbanu, kendi hedefinin hesaplanmasında iyi teşhis etmiştir: Nurbanu’nun deyimiyle, “Osmanlı’da Hünkâr, avrat önünde diz çöker”.

Haremin en azılı kavgaları, Valide Sultan ile Haseki Sultan arasında yaşanıyor. Bu savaşta gençlik ve güzellik, tecrübeyi alt etmeyi biliyor. Safiye’nin deyimi ile: “Hünkâr döşeğinin iktidarını anası değil; avradı bilir.”

Oyunun çatkısını, Murad’ın şükran duygusunu, utanca dönüştüren toyluğunda ve Sokollu’nun kudreti hoşgörüye çeviren dirayetinde çözmek istemiştim. Bu, ortak çıkarın kabul edeceği bir uzlaşma olacaktı. Haremin eli, kaçınılmaz şekilde buraya da uzandı... Hareme iltifat etmekle, Hareme tabi olmak arasındaki ince fark Sokollu’nun dramını hazırladı. Sokollu, Haremin fitnesinden korkacak kadar tecrübelidir; ama hareme kafa tutacak kadar da pervasızdır. Kendi deyimi ile: “Sokollu’nun kellesi şehzade beşiği değildir; Haremin eliyle sallanmaz.” Sokollu’yu yazarken, dört yüz yıllık geçmişi olan bir örnekten hareketle bugünkü hayata yaklaşmak istedim: Zira başkalarına sağladığı ikbaş ile kendi felaketini hazırlayan tek örnek Sokollu değildir. YILMAZ KARAKOYUNLU

YILMAZ KARAKOYUNLU

1936’da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. Amerika’da finansman konularında lisansüstü eğitim gördü. Çeşitli devlet kuruluşlarında, müfettişlik ve yöneticilik görevleri üstlendi. Bu arada çeşitli kamu kuruluşları eğitim programlarında ve bazı üniversitelerde ekonomik planlama ve finans konularında konferanslar ve tebliğler sundu.

Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Finansman Dairesi Müdürlüğü’nden ayrılarak özel sektöre geçti ve bu sektörde yöneticilik, danışmanlık ve koordinatörlük görevlerini üstlendi.

PROF. BOZKURT KURUÇ

1935 yılında Ankara’da doğdu. 1959-60 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden mezun oldu. O günden bu yana Devlet Tiyatroları’nda yetmişe yakın oyunda yönetmen ve oyuncu olarak görev aldı.

Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Tiyatro Bölümü Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 1962-65 yılları arasında İngiltere’de oyunculuk ve rejisörlük eğitimi gördü.

İngiltere, Almanya, Yunanistan, Fransa, Yugoslavya, Kıbrıs, Çin, ABD ve SSCB’de incelemeler yapıp, konferans ve seminerlere katıldı. 1980-84 yılları arasında Genel Müdür Sanat Yardımcısı görevini yürüttü.

1987 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü’ne atandı, bu sırada Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde öğretim üyesi olarak öğrenci yetiştirmeye devam etti.

1988 yılında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğüne atandı. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Devlet Konservatuvarında, Tiyatro Bölümü Öğretim Üyesi olarak tiyatromuza sanatçı ve yönetmenler kazandırdı. Bu görevini halen sürdürüyor. Kuruç 1988 yılı Aralık ayından bu yana Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olarak görev yapıyor.

Yukarı