TARİH VE MEKÂN

20, 21 Mayıs, 20.30, Studio Tiyatrosu

STUDIO OYUNCULARI

  • Yazan: Samuel Beckett
  • Çeviri: Akşit GÖKTÜRK
  • Yönetmen: Şahika TEKAND
  • Dekor: Esat TEKAND
  • OYUNCULAR: Şahika TEKAND, Cem BENDER

STUDIO OYUNCULARI, 1988’de Şahika Tekand ve Esat Tekand tarafından oluşturulan Oyunculuk ve Sanat Stüdyo’sunun gösteri topluluğu olarak kuruldu. 1990 yılında profesyonel nitelik kazanan bu “oyuncular topluluğu”, gösterilerini yapılan stüdyo çalışmaları temelinde şekillendirmektedir.

Gösteri sanatlarında, özellikle de oyunculuk sanatında “yeni”nin araştırılması ve denenmesi ilkesi ile yola çıkan topluluk, 1993 sezonunda Samuel Beckett’in “Mutlu Günler”iyle seyirci karşısına çıktı.

“Mutlu Günler”i sahnelerken, sahnede var olmanın “yeni” yollarını aramanın yanısıra, “problemsizlik” peşinde koşan günümüz insanının karşısına, aslında içinde bulunduğu ve görmezden geldiği “problem”iyle çıkmayı amaçlayan STUDIO OYUNCULARI, oyunlarını çalışma stüdyoları içinde inşa ettikleri otuz sekiz kişilik salonda sergilemektedir.

“ÖTEKİ TİYATRO”

“Sanat ya da düşünce, çağa ayak uydurulduğunda, işlemeye başlar ancak”. Heiner Müller

“Öteki Tiyatro”, ödenekli ödeneksiz, kurumlaşmış her türlü tiyatronun dışında yer alan tiyatrodur. Çağın değişen gerçeklerine uyma ve bunları yetkin bir tiyatro diliyle seyirciye aktarma çabası güder. Seçtiği yol, çağdaş görünüş ardında geleneksel biçimleri uygulamaktan çok, tiyatro gerçekliği içinde kendi biçimini aramak, kendi biçimini yaratacak olan özün peşinde koşmaktır. Bu da aynı zamanda seyircisini yeniden yaratması, onu yeniden eğitmesi demektir.

Tiyatro ile yazın arasındaki bağın iyice koparıldığı çağımızda “Öteki Tiyatro”, dil olgusunu ancak tiyatro anlatımı içinde değerlendirir. Öte yandan, çeşitli dramatik işlevler yüklenen diğer anlatım olanaklarını araştırarak daha zengin bir oyun dilini oluşturmaya çalışır:

Sahneyi mimari ya da resimsel olarak çerçevelemekle görevli olan Dekor, burada sınırlarını aşmış, seyirciyi de içine alan Uzam’a dönüşmüştür artık.

Dekoratör, boş kutuyu dolduran değil, bir uzam düzenleyicisidir.
Işıklandırma düzeni de değişime uğrar: Işık, bir aydınlatma ya da doğal hava yaratma aracı olmaktan çıkmış, oyunun bütününde etkin işlevler kazanmıştır.

Sahnede her şey gerçeklik duygusunun yaratılması için hazırlanmıştır, ama tiyatro gerçekliği... Nitekim günümüz tiyatrosunda ele alınan konular ne denli ilginç olursa olsun, tiyatro sanatının çok boyutluluğu içinde işlenmemişse, ortaya çıkan çalışma estetik de olsa, sığ ve yetersiz kalmaktadır. Burada söz konusu olan, ister klasik olsun ister modern, ele alınan konuyu yeniden biçimlendirirken; bir başka deyişle, onu kendi görüşü doğrultusunda yeniden oluştururken, sahnenin plastik olanaklarını da birer anlatım aracı olarak değerlendirebilmek... Yani, seyirciyi de göz önüne alarak, uzamı bilinçle kullanabilmek.

“Öteki Tiyatro”nun bir özelliği de, seyircisiyle kurduğu ilişki biçimi... Seyircisine kendini daha iyi tanıyabilmesini, dünyaya ve başka insanlara açılmasını kolaylaştıracak bir duyarlılık kazandırmaya çalışır. Öte yandan, seyircinin “seyirci kalmasını” da istemez; oyunda onun varlığını sürekli hissederek, hissettirerek edilgen konumdan sıyrılmasını sağlamaya çalışır. Ne var ki, bu konuda seçici davranır, kitle iletişim araçlarının tutsağı olmayanlara seslenir “Öteki Tiyatro”. Estetik ve entelektüel açıdan köprü kurabileceği bir kesime seçeneklerini sunabilir ancak; bu da, doğal olarak, geniş bir kitle tarafından benimsenmemesine neden olur. Kaldı ki, kitle seyircisini çekmek gibi bir kaygısı da yoktur. “Öteki Tiyatro” kendi sınırlarını olduğu gibi, seyircisinin sınırlarını da zorlar.

Ülkemizin altyapısal ve üstyapısal durumu göz önüne alındığında, 5. Uluslar arası İstanbul Tiyatro Festivali’nde “Öteki Tiyatro” kapsamına girmiş olan oyunların birçoğu tartışma götürebilir. Ama önemli olanın bir şeyleri bir yerden başlatmak olduğuna inanmaktayız. İçinde bulunduğumuz koşullarda söz konusu tiyatroyu imleyen göstergeler her şeyden önce, kendini her türlü kurumlaşmadan korumuş olmak ve yüzeysellikten, göz boyamacılıktan, işin kolayına kaçıp üstünkörü bir beğeni kazanmaktan kaçınmaktır. Bugünün “Öteki Tiyatrosu” budur. Yarınkinin, daha etkin bir seyirci kitlesinin yönlendirmesiyle, çok daha ileri adımlar atacağının umudu ve beklentisi içindeyiz.
Esen ÇAMURDAN

Yukarı