İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  • Yazan: Güngör DİLMEN
  • Yönetmen: Yücel ERTEN
  • Dekor: Sertel ÇETİNER
  • Kostüm: Sevgi TÜRKAY
  • Işık: Ersen TUNÇÇEKİÇ
  • Müzik: Babür TONGUR
  • Dans: Salima SÖKMEN
  • Yönetmen Yardımcısı: Mehmet EGE, Emine ORHUN, Ayşenil ŞAMLIOĞLU,
  • Sahne Amiri: Tarık SUNER
  • Işık Kumanda: Sinan AYGAR
  • Kondüvit: Ertuğrul İMER
  • Suflöz: Nilgün ENGİN
  • OYNAYANLAR: Zerrin ALPMAN, Abdullah CERAN, Haluk CÖMERT, Hidayet DAŞ, Ali F. DAVUTOĞLU, Berrin DEMİR, Özlem ERSÖNMEZ, Murat GÖKÇER, Berrin ÖTENEL, Volcan ÖZGÖMEÇ, Sabri ÖZMENER, Salima SÖKMEN, Ayşenil ŞAMLIOĞLU, Şefika Ü. TOLUN, Tarık ÜNLÜOĞLU, Selçuk YÖNTEM

Ankara Devlet Tiyatrosu’nun sergilediği Deli Dumrul tiyatromuzda gelenekselden çağdaşa uzanan yolda bir köşe taşı. Yücel Erten’in de belirttiği gibi İpek Yolu üstünde bir geçit. “Deli Dumrul”u ITI Kongresi’ni bitimine ramak kala izlerken kendi kendime sormadan edemedim: Neden böyle bir oyun Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’ne katılmadı? “Deli Dumrul” hem bu festivale katılmalı, hem de ITI Kongresi’ne çağrılı delegelere duyurulmalı, gösterilmeliydi, kongre süresince sahnelenmeliydi. 25-30 Mayıs tarihlerinde Uluslararası Eleştirmenler Birliği’nin 15 kişilik yönetim kurulu İstanbul’daydı. Yanılmıyorsam hemen hiçbiri izleyemedi bu güzelim olayı! “Deli Dumrul”un böylesi önemli etkinlikler sürecinde gerektiğince yer alamamış olması her şeyden önce kendi kaybımız... Kim bilir, belki de yurt dışı turnelerine bu yıl “Deli Dumrul” gönderilerek biraz olsun hafifletilebilir... Güngör Dilmen yalın anlatımı, ince taşlamaları ve akılcı söz oyunlarıyla emek üstüne, haksızlık üstüne, erdem üstüne, can üstüne, can davası üstüne, Tanrı-insan-Dede Korkut adaleti üstüne ve oyun yazmış Dede Korkut’un bir yeniçağ beklentisini günümüze taşıyarak. Yücel Erten, düş gücünün zenginliklerine kapılarını kolayca açabilecek bir yapıya sahip olan oyunu fantezileriyle alabildiğince yoğurarak ortaya gelenekselin çağdaş, çağdaşın geleneksel içinde eridiği bir bütün çıkartmış. Erten’in sahne dili oyuncularının dinamizminde daha da boyutlanırken görsel ve işitsel açıdan çok hoş sonuçlar elde edilmiş. Örneğin köprüden geçiş sahnesi, örneğin kervan sahnesi. Develerin çanların ritmine uyarak yürüyüşleri. Bu egzotik geçitteki çengi, kervanbaşı ve tefleriyle (zilleriyle) sesleriyle onu izleyen bezirgânlar sanki masal dünyamızdan pırıltılar. Ya yiğit pazarı? Kişinin kişiye kıymet biçtiği, türlü hünerlerin sergilendiği insan pazarı? “Deli Dumrul” kısır döngülerin dışına taşan, seyirlik kaynakları sahne diliyle kullanan, takım oyunculuğunun önemini vurgulayan bir çalışma. Oyuncular sanki tüm hünerlerini ortaya döküyor birbirlerini tamamlarcasına ve bu bütünlük oyun süresince olaylara katılan bir koro oluşturuyor. Erten’in Dede Korkut’u iki sesli olarak yorumlanması onun alışılagelmiş görünümünü kırarak grotesk eğlendirici bir biçim kazandırmanın ötesinde, sanki deyişlerinin mesajları halinde yayılmasını da vurguluyor. Azrail’in cinsiyetsiz yorumlanışı da Erten’in hoş buluşlarından biri olmanın ötesinde doğru bir bakış da. Ana’nın bunalımlarını, ölüm korkusunu iplere dolanarak aktardığı can-isteme sahnesine yönetmen dramatik bir yorum getirmiş. Bu yaklaşım, sahnenin bütününde var olan ironinin altı çizilmeden yakalanmasını sağlamış ki bu da ana figürünün vericiliğin simgesi oluşu gerçeğini yıpratmamış. Dansların göz zevkine seslenişi, dekorun yalınlığı, kostümlerin işlevselliği “Deli Dumrul”u tamamlayan unsurlar. Babür Tongur’un müziksiz müziği ise bir orkestranın yerini dolduracak kadar zengin. “Deli Dumrul” bir Dumrul’un ya da Elif’in, Azrail’in, Dede Korkut’un oyunu değil, birbirini tamamlayan 17 kişinin oyunu. Selçuk Yöntem’den Ayşenil Şamlıoğlu’na, Berrin Ötenel’den Tarık Ünlüoğlu’na Hidayet Daş’a Sabri Özmener’e dek tüm sanatçıların oyunu. Ve de öncelikle Yücel Erten’in oyunu. Dikmen GÜRÜN UÇARER (Cumhuriyet)

Yukarı