İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROLARI

  • Yazan: Anton ÇEHOV
  • Çeviri: Mazlum BEYHAN
  • Yönetmen: Leonid HEIFETZ
  • Dekor: Sevim ÇAVDAR
  • Işık: Cahit KÖK, Murat İŞÇİ- Özcan ÇELİK
  • Efekt: Hitay DAYCAN
  • Asistanlar: Tilbe BATUM, Nergis ÇORAKÇI, Can DOĞAN
  • Suflör: Hüsnü DEMİRALAY
  • Gitar: Tayfun ENDERSOY

OYNAYANLAR

  • Serebryakov, Aleksander Vladimiroviç: Kamran USLUER
  • Yelena Anndreyvna: Nurseli İDİZ, Alev ORALOĞLU
  • Sofya Aleksandrovna: Tilbe BATUM
  • Votnistskaya, Maria Vasilyevna: Tanju TUNCEL
  • Voynitski, İvan Petroviç: Cüneyt TÜREL
  • Astrov, Mihail Lvoviç: Cihan ÜNAL
  • Telyegin, İlya İlyiç: İsmet AY
  • Marina: Uğur KIVILCIM
  • Uşak: İskender BAĞCILAR

“Vanya Dayı”

Sovyet yönetmen Leonid Heifetz’in Şehir Tiyatroları’nda Vişne Bahçesi, Üç Kız Kardeş’ten sonra üçüncü çalışması bu. Heifetz müdahaleci, kışkırtıcı, atak bir yönetmen değil. Tam tersine kendini elinden geldiğince iyi hissettirmeye, ilk ve son sözü yazara bırakmaya çalışıyor. Yazar aracılığıyla da oyunculara... Hayır, yönetmen parlak buluşlar, şaşırtıcı anlar peşinde değil. O, Çehov’a en yaraşan bütünlüğün, atmosferin peşinde. Ve bunu yakalıyor. Bu uygulama, belki özellikle ilk perdede kimi izleyiciye fazla ağır, sessizlikten fazla uzun gelebilir. Ama sakın sabırsızlanmayın. Bırakın kendinizi sözcüklerin büyüsüne. Çünkü o sözcükleri size aktaran, hem de her sözcüğün hakkını vererek, anlamını yoğunlaştırarak, çağrışımlarını önünüze sererek, keyfini çıkararak ve en çok da inanarak size aktaran oyuncular var karşınızda.

“Vanya Dayı”yı izlerken inanıyorsunuz. Çehov’a inanıyoruz. Yüz yıl önce Rusya’da (ya da günümüzde herhangi bir yerde, her yerde) yaşayan bu insanlara inanıyorsunuz. Aşklarına, aşklarının yoğunluğuna, acılarına, acılarının yoğunluğuna inanıyorsunuz. Bir an geliyor, onların düşleri, onların bunalımları, sizin düşleriniz, sizin bunalımlarınız oluyor. Eyleme geçmeyi düşleyip de bunca edilgen olmalarına öfkeleniyorsunuz. Yaşamın boşluğundan, karamsarlığından ancak umuda sığınarak kurtulabileceğine inanıyorsunuz. Hepsi, Vanya Dayı’da rol alan tek tek her oyuncu beni buna inandırdı. Her birine teşekkür ediyorum. Vanya Dayı’da Cüneyt Türel en olgun oyunculuğunu veriyor. Tutkusunu, nihilizmini, çaresizliğini, isyanını inceden inceye çok derinden gözümüzün önüne bir ağ örüyor. Sonra Sofya’da mükemmel bir oyuncu Tibet Batum. (Düşlerimdeki Sofya’yı gerçekleştirdiği için, gözyaşlarım için teşekkür.) ilk andan kendini ele vermeyen, yavaş yavaş, biriktire biriktire, sindire sindire bir oyunculuk çıkartıyor. Tüm bedeniyle, yüzüyle, bakışlarıyla, en çok da sessizliğiyle değerlendiriyor oyunculuğunu. Astrov’da Cihan Ünal, Yelena’da Nurseli İdiz, kocası Alexandr’da Kamuran Usluer (rolüyle harika bütünleşmiş), Telyegin’de İsmet Ay, yaşlı dadı da Uğur Kıvılcım (Çok titiz, çok dikkatli bir çalışma.) Anne’de Tanju Tuncel, bu enfes kadro, her sözlerine her hareketlerine inanarak, kişiliklerini baştan sona savunarak sizi de etkiliyorlar.

Ersin Satgan’ın dekorları, Sevim Çandar’ın kostümleri, yönetmenin ve bu oyuncu kadrosunun yalnız işlerini kolaylaştırmakla kalmıyor, sonuca katkıda da bulunuyor.

Nedir sonuç, diyecek olursanız... Sonuç, Çehov’un şiirini ta yüreklerde duymaktır.
Zeynep ORAL
( 30 Ekim 1991 Milliyet)

Yukarı