Bir Pina Bausch klasiği Café Müller üstüne düşünceler…

Dikmen Gürün
Eski İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü (1993-2013)

Tanztheater Wuppertal Pina Bausch ilk kez 1998 yılında İstanbul Tiyatro Festivali’ne konuk oldu ve sanatçının Kentler ve İnsanlar projesi kapsamında Hong Kong üzerine tasarladığı Cam Temizleyicisi ile seyircinin kalbine taht kurdu. 2000 yılında, Lizbon’un insan ruhunda, bedeninde uyandırdığı coşkun duyguları yansıtan Masurca Fogo ile yine festivalin gözdesiydi Pina Bausch... Ülkesine döndükten kısa bir süre sonra da İstanbul için özel bir proje yapmak istediğini bildirdi sanatçı. Dünyalar bizim oldu. Onun gibi duyarlı bir insan İstanbul’un büyüsüne kapılmıştı! “İstanbul’da çok güçlü bir enerji hissediliyor” diyordu. “Bir şeyler sizi yakalıyor, içinde çekiyor. Bu güzel denizin ortasında olmak bir şans ama nereye yönelmek istediğiniz de önemli… Bir şehir hakkında binlerce şey yapabilirsiniz. Bu şehrin her köşesinde, her yönünde özel bir şeyler var…” Ve 2003 yılında Nefes işte böyle doğdu. Ne güzel ki dünyayı dolaştı, mükemmel eleştiriler aldı. Bizlere, bu şehre değerli bir hediyeydi Nefes. Buradan Pina Bausch’a bir kez daha teşekkür ediyorum. 2010’da İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olduğu yıl yine buluştuk Nefes’le. Ama buruk bir buluşmaydı bu. Çünkü 30 Haziran 2009’da çok zamansız ayrılmıştı bu dünyadan “Modern Koreografinin Trajik Jokeri”.

27 Temmuz 1940’ta Almanya’nın Solingen kentinde doğan Pina Bausch içine kapalı bir çocuktur. Ailesine ait küçük bir kafede genelde kendi başına oynarken öncelikli tercihidir boş tahta masalar, sandalyeler arasında dans etmek. Bir anlamda, hayata dans ederek başlar. Son noktayı da dans ederek koyacaktır. Çocukluk yıllarından esinlenen, hayatının hemen her döneminden izler taşıyan ve bir “Pina Bausch Klasiği” olarak anılan Café Müller, ilk kez 20 Mayıs 1978’de sahnelenir Tanztheater Wuppertal’de. Yapıt, Pina Bausch’un belleğinde ayrı bir yeri olan Solingen’deki bu kafenin, orada geçirdiği zamanın ve ötesinin izlerini taşır. Çocukluğundan başlayarak, her anını içine çektiği hayatını hüzünle, yalnızlık duygusuyla ve de her yapıtında var olan ince bir mizahla harmanladığı bir bütündür bu eser. Tekrarlar, iniş çıkışlar, fırtınalar, durgunluklar, sertlikler, yumuşak akışlar gerçek hayatta olduğu gibi dans sahnesinde de varlığını gösterir 45 dakikalık bir zaman diliminde. Sahne ve kostüm tasarımını 1980 yılında vefat eden büyük aşkı ve hayat arkadaşı Rolf Borzik’in gerçekleştirmiş olduğu Café Müller, bugün de gerek dramatik aksiyondaki gücü gerekse Henry Purcell’in etkileyici barok müziği (The Fairy Queen, Dido ve Aeneas) ile dansçıları yalnızlıkları ve de bir anlamda sıkışmışlıkları içinde kucaklar. Onların bedenlerinden seyirciye uzanır.

Pina Bausch, Tanztheater (2008) adlı kitabın yazarı Norbert Servos [1], “Tanztheater gerçekçi olduğu kadar insanın en büyük hazinesi olan düşlerden esinlenir” der. “Bu öznellik, bu içe dönüş bir anlamda şunu gösterir: Pina Bausch’un yapıtlarında ne koreograf ve dansçılar ne de eleştirmenler seyirciden daha fazlasını bilir. Düş gücünün enerji olarak dışavurumu bedenin her hareketinde anlam kazanırken, aynı etkileşim seyirci ile de yaşanır. Bedenin ve ruhun, yaşam ile ölüm, yaratım ile yıkım arasında sürekli gidip geldiği koreografiler…”

Pina Bausch’un 2009 yılında vefatından sonra Tanztheater Wuppertal Pina Bausch yoluna devam etti. Dansın taçsız kraliçesinin çalışmaları yine hayat buldu dünyanın çeşitli kültür ve sanat merkezlerinde. 2022’nin ağustos ayında da topluluğun yolu Terrain’in kurucusu, Fransız dansçı ve koreograf Boris Charmatz ile kesişti. Charmatz, Tanztheater Wuppertal Pina Bausch’un yeni sanat direktörü oldu. Festival d’Avignon, Festival d’Automne à Paris, Opéra National de Paris, Volksbühne Berlin, Opéra de Lille ve Zürcher Theater Spektakel, sanatçının, koreografik projeleriyle, artistik varoluşuyla, danışmanlıklarıyla katkıda bulunduğu festivallerden, sanat kurum ve kuruluşlarından sadece birkaçı.

Dans alanında deneysel projelerin yaratıcısı olarak anılan Charmatz’ın Centre chorégraphique national de Rennes et de Bretagne’da kurduğu Musée de la danse (Dans Müzesi), sanatçı ile seyirci arasında baştan beri dans alanında tesis edilmiş olan, alışılagelen ilişkiyi tersyüz eden bir deneysel alan yaratır. Tate Modern ve MoMA, sanatçının bu yönde çalışmalarıyla da anılan alanlardır. 2019’da kurduğu Terrain için de şöyle der Boris Charmatz[2]: “Koreografi için bir yeşil alan yaratmak istiyorum. Bir dans alanı... Hareket eden bedenlerin oluşturduğu bir mimari proje. Terrain insan davranışlarının, hareketlerinin irdelendiği, keşfedildiği bir dans alanıdır. Koreografi yapmak için çevresinde duvarlar olmayan, yeşil ve açık bir alan düşüncesi… Bu alanda sıradan insanlar ve sanatçılar soğukla, rüzgârla, yağmurla, güneşle, bitkilerle ve de şehirle yüzleşecektir.”

Evet, Boris Charmatz’ın Tanztheater Wuppertal’in sanat direktörü olmasıyla birlikte Terrain’in rüzgârı, yağmuru, güneşi ve de şehrin soluğunu harekete geçiren, uyaran yapısının efsane koreografın (Pina Bausch) güçlü repertuvarında yeni bir sanatsal işbirliğinde buluşacağı söyleniyor. Her iki sanatçının da üzerinde durdukları “dans alanı ve beden mimarisi” kavramı içgüdülerin ve düşünce grafiğindeki kırılmaların bedenlere yansımasıyla bütünleşerek böylesi bir buluşmayı etkili kılacak.

2003-2023… Ne kadar da hızlı akıyor zaman. Son kez 2003’te İstanbul’daydı Pina Bausch. Bugün artık aramızda değil ama Café Müller burada! Alkışlar Pina Bausch için… Alkışlar 27. İstanbul Tiyatro Festivali için…

1. Norbert Servos, Pina Bausch Dance Theatre (İlk olarak Pina Bausch, Tanztheter başlığıyla yayımlandı), çeviren Stephan Morris, Münih: Dr. Klaus Kieser, 2008.
2. borischarmatz.org

Yukarı