Festival, tiyatro ve dans disiplinlerini bir araya getiren çarpıcı hikâyelerle devam ediyor

23. İstanbul Tiyatro Festivali, yeni haftayı metnini Özen Yula’nın yazdığı, yönetmenliğini biriken’in üstlendiği Sahibinden Kiralık (26 Kasım, 29 Kasım’da iki gösterim) ile karşılıyor. Wajdi Mouawad’ın Ortadoğu’nun yakın tarihini anlattığı oyunu Yangınlar (27, 28 Kasım), Murat Daltaban’ın çarpıcı yorumuyla festivale konuk oluyor. Dans ve performans seven seyirci için bu hafta da bereketli: film, tiyatro, dans disiplinlerini bir araya getiren Kayıp Kimlik (28 Kasım); hitabet sanatının kitleler üzerindeki etkisini konu edinen Daha da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım (29, 30 Kasım); performatif anlatımlarıyla “bir şey” & kedi kedi (1 Aralık), hikâyeleri koreografinin içinde görmek isteyenler için bire bir. Hikâyeleri gerçek sahiplerinden dinleyebileceğiniz Temiz Şehir (30 Kasım, 1 Aralık) ve Şahika Tekand’ın oyunu İo (30 Kasım) da festivalin bu hafta sundukları arasında. Oyun ve performansların ayrıntılarını aşağıda bulabilirsiniz.

>> Festival programı için tıklayın.

>> Biletler için tıklayın.

23. Tiyatro Festival’inin açılış oyunu İo bir kez daha festival seyircisiyle buluşuyor
İo, 30 Kasım Cumartesi 20.30, Uniq Hall

İstanbul Tiyatro Festivali’nin ortak yapımcılığını da üstlendiği açılış oyunu İo’da oyunun yazar ve yönetmenliğini üstlenen Şahika Tekand’ı sahnede de izleyeceğiz. Şahika Tekand kendi kaleminden çıkan tragedyanın aynı zamanda yönetmenliğini üstleniyor. Gizem Bilgen’in koreografisinde sahnelenecek Studio Oyuncuları yapımı İo, Cem Bender, Gizem Bilgen, Deniz Karaoğlu, Yiğit Özşener ve Şahika Tekand’dan oluşan yetkin bir oyuncu/performansçı kadrosundan oluşuyor.

‘Hitabet sanatı’na hiç böyle bakmadık!
Daha da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım, 29-30 Kasım saat 20.30, Caddebostan Kültür Merkezi

Geniş kitleleri peşinden sürükleme gücüne sahip olan ‘hitabet sanatı’ üzerine kafa yormamızı sağlayacak bir performans: Daha da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım. Sahnede kelimelerin akışına takılan, kendini kaybeden bir hatip yaratan Lisbeth Gruwez, kendinden geçmiş bir hitabetin bedende temsil edilişinin dansını sergiliyor. Amerikalı muhafazakâr televizyon yıldızı Jimmy Swaggart’ın bir konuşmasından parçaları kullanan Gruwez başta arkadaşça ve sakince başlayan bu ritmi, ikna etme konusundaki zorlayıcı arzuya ve oradan da şiddete varan yolculuğuyla sergiliyor ve seyircisini büyüleyen bir performans sunuyor.

Göç ettikleri şehri temizleyen kadınlar, kendi hikâyelerini anlatıyor
Temiz Şehir, 30 Kasım Cumartesi saat 20.30 ve 1 Aralık Pazar saat 18.00, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

Belgesel tiyatro dediğimizde ilk aklımıza gelen topluluklardan biri olan Rimini Protokoll ile çalışma fırsatı bulan ve dünyanın önde gelen festivallerinden davetler alan yönetmenler Anestis Azas ve Prodromos Tsinikoris Temiz Şehir’de göçmenlik meselesini “Daha iyi bir hayat mümkün mü?” sorusu üzerinden ele alıyor. Bir umutla Atina’ya gelen günlük hayatlarında temizlik işçiliği yapan beş kadından oluşan kadrosuyla Temiz Şehir, ‘temizlik’ ve ‘saflık’ kavramları üzerinden Yunanistan’a kadın göçünü, göçmen temizlikçi kadınların karşılaştığı sorunları ele alıyor. Temiz Şehir’de, gerçekçi bir bakış açısıyla sahneye taşınan hikâyeleri gerçek sahipleri aktarıyor.

Yangınlar
27 Kasım Çarşamba ve 28 Kasım Perşembe 20.30, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

Festival seyircisinin Yalnız oyunuyla tanıdığı günümüz Fransızca oyun yazımının en parlak isimlerinden, yazar, yönetmen ve oyuncu Wajdi Mouawad’ın Yangınlar’ı yönetmen Murat Daltaban’ın yorumuyla festivalde. Mouwad sinemaya da uyarlanmış bu en tanınmış eserinde, savaşın insan hayatını hiçleştiren yıkıcılığını bir aile üzerinden anlatıyor. 1975-1990 arasında yaşanan Lübnan İç Savaşı’nda geçen ana hikâye; tragedya, mitoloji ve 20’inci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan, en önemli politik ve sıcak mücadelelerin coğrafyası Ortadoğu’nun yakın tarihini iç içe geçirmeyi başarıyor. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu yapımı olan oyun Kanada’dan Lübnan’a, 70’lerden bugüne, bir anneden çocuklarına uzanan etkileyici bir kurguya sahip. Oyuncu kadrosu Adem Mülazim, Ayşe Gülerman, Barış Ayas, Batuhan Pamukçu, Gökhan Kum, Melisa İclâl Yamanarda, Mesut Özsoy, Oğulcan Arman Uslu, Oğuzhan Ayaz, Pınar Hande Kaplan ve Zeynep Çelik Küreş’ten oluşuyor.

Hatıralar ve aidiyetler üzerine bir keşif
Kayıp Kimlik, 28 Kasım Perşembe saat 20.30, DasDas

Marco Martins’in yönetiminde kurgu ve gerçeklik arasındaki sınırları yeniden keşfeden, hatıralarımıza odaklanan, film, tiyatro ve dans gibi disiplinleri bir araya getiren ve bizi bugünün dünyasının duygusal haritasına davet eden bir gösteri. Kayıp Kimlik çok sayıda bilinç ve bilinçdışı yansımanın iç içe geçtiği hatıralar deposu olarak iki bedeni sahnede buluşturuyor. Beatriz Batarda ve Romeu Runa’nın rol aldığı oyun, çocukluk anıları ve ebeveynlik ilişkilerinden geçerek aile hayatına dair bir dil yaratıyor.

Kadar
29 Kasım Cuma 20.30, Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
30 Kasım Cumartesi 18.30, 20.30, 22.30, Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
1 Aralık Pazar 18.30, 20.30, 22.30, Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı

Proje Difüzyon & Yoğunluk’tan performansı, ışığı ve sesi, mekânın bileşenleri olarak deneyimlemek için seyirciye farklı bir davet. Özgül Akıncı’nın yönetiminde sahnelenecek Kadar’da seyirciler, Kuzguncuk İskelesi’ni üç oyuncu eşliğinde dolaşacak ve Kral Lear’dan ilhamla yaratılan bir dizi ana tanıklık edecek. Metni ve sesi atmosferin parçası kılan bir iş olan Kadar, seyirciyi mekânla yeni bir ilişki içine girmeye ve performansın izlerini sürmeye çağırıyor. Oyunda performanslar Zinnure Türe, Oya Bacak ve Sedat Can Güvenç’e emanet.

Sahibinden Kiralık
26 Kasım Salı 20.30 ve 29 Kasım Cuma 15.00, 20.30, Toy İstanbul

Özen Yula’nın kaleme aldığı geçtiğimiz yıl festivalde okuma tiyatrosu olarak seyirciyle buluşan Sahibinden Kiralık, biriken’in yorumuyla sahneleniyor. Parkın sert ikliminde yaşanan, başına buyruk Simay ile parkın yenilerinden Adnan’ın hikâyesinin merkezde olduğu bir oyunda seyirci, büyük bir kentin ortasındaki sıradan bir parkta geceleri yaşanan olaylara tanık oluyor. Zamansal sıçramalar içeren bir anlatıya performanslarıyla Meral Çetinkaya, Yusuf Sefaoğlu, Ozan Güçlü, Semi Sırtıkkızıl, Zeynep Su ve Ertuğrul Aytaç Uşun eşlik ediyor.

Öyle Durdum Bekliyordum Geçmeyenler Köprüsünde / Kaçmış Evlatlar Ormanı
29 Kasım Cuma 18.30, Sahne Beşiktaş

Ceren Ercan’ın daha önce yurtdışında sahnelenen iki kısa oyunu, Türkiye’de ilk kez seyirci ile buluşacak. Yazarın diğer oyunlarında da izine rastladığımız ortak temalar ekseninde yan yana gelen oyunlardan Kaçmış Evlatlar Ormanı, Almanya’da gerçekleşen Macbeth Over Europe adlı proje kapsamında 2016’da kaleme alınmıştı. Oyun, Shakespeare’in Macbeth metninde yalnızca bir sahnede görünen Fleance’ın peşinden ormana dalarak onun izini sürüyor. Bugünün gölgesi ormana vururken Shakespeare’in sessiz karakteri, karanlık bir masalın diliyle konuşmaya başlıyor. Avrupa’nın sayılı oyun yazarlığı odaklı tiyatrolarından biri olan Barcelona’daki Sala Beckett Tiyatrosu için 2010’da yazılan Öyle Durdum Bekliyordum Geçmeyenler Köprüsünde ise otobiyografik öğeler öne çıkıyor. İzlanda’daki volkanik patlama nedeniyle Barcelona Havaalanı’nda üç gün boyunca mahsur kalan genç bir sanatçı kadının ekseninde ilerleyen oyun, yersiz-yurtsuzluğun köke dönüştüğü yerde geçmişle bugün arasında bir köprü kurmanın imkânını sorguluyor.

‘bir şey’ & kedi kedi
1 Aralık Pazar 13.00-14.45 – MSGSÜ Çağdaş Dans ASD.

Genç dans sanatçısı Ekin Tunçeli, konsept ve koreografisi de kendisine ait olan performansı bir şey’de kendi kişisel yolculuğundan hareketle, ait olduğu jenerasyona ve büyük insanlık ailesine ait ‘bir şey’i, bir derdi; sahneye bedeniyle taşıyor. Sahnede, cinsiyetsiz bir bedene eşlik eden yok olmaya mahkûm objeler var; yok olmayan tek gerçek ise karşımızda duran beden. Yapılması gerekenlerle yapılmak istenenler, belirsizlik, buhran, kararsızlık gibi duygular arasında dolaşan bir beden.

kedi kedi, dans sanatçıları Su Güzey ve Evrim Akyay’ın performanslarıyla; bir hikâye anlatma derdinden çok, kendine özgü hareketsel ve performatif bir anlatma biçimi öneren, iki kişilik deneysel bir dans (performans) parçası. Performans seyirciyi, günlük dinamiklerden uzaklaşıp dansçıların yarattığı samimi ve eğlenceli atmosfere dahil olmaya davet ediyor.

Yukarı