DOSTLAR TİYATROSU
- Uyarlayan, Yöneten ve Sunan: Genco ERKAL
- Müzik: Arif ERKİN, Yalçın TURA, Kurt WEILL
- Düzenleme: Emin FINDIKOĞLU
- Dialar: Ferit ERKAL (BALABAN ile Güner ENER’in resimlerinden)
- Işık: Serdar BORDANACI
Nazım HİKMET- Aziz NESİN- Haldun TANER ve Bertolt BRECHT’in öykü, şiir ve şarkılarından
BİRİNCİ BÖLÜM
1. MERHABA / Aziz Nesin
2. ONLAR Kİ / Nazım Hikmet
Onlar/ Kadınlarımız /Elleriniz ve Yalana Dair/ Dünyanın En Tuhaf Mahluku / Var Bu İşin Hikmeti (Haldun Taner)
3. TAHTEREVALLİ / Bertolt Brecht
4. KÖPEK BALIKLARI İNSAN OLSAYDI /Bertolt Brecht
Cebin Doluysa Yaşamak Rahat (B. B.) /En Güzel Sermaye Özel Sermaye (A. N. )/ Üç Kuruşluk Opera’dan son deyiş ( B. B.) / Büyük İnsanlık ( N. H.) / Topraktan Ateşten... (N. H.) /Okuyan Bir İşçi Soruyor (B.B.) / Kerem Gibi (N. H.)
5. MAHPUSHANE TÜRKÜSÜ / Nazım Hikmet
Bugün Pazar/ Karıma Mektup/ Diz Boyu Karlı Bir Gece/ Mahpushane Kapısı/ Saat 21-22 Şiirlerinden/ Ayşe’nin Mektupları’ndan/ Rubailer’den Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler
Mahpusun Karısı: Zeynep IRGAT
6. GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM / Haldun Taner
Profesör: Zeynep IRGAT
Asistan: Ömer ÇOLAKOĞLU
İKİNCİ BÖLÜM
İnsanın Ceddi (Haldun Taner) / Zat Hastalığı ve Tedavisi (Aziz Nesin)
1. SAVAŞ / Bertolt Brecht
Savaş Alfabesinden /Ölü Askerin Dansı/ Tankınız Ne Güçlü Generalim / Topların Türküsü
2. YAŞAMAYA DAİR /Nazım Hikmet
Kuralla Kuraldışı’ndan son deyiş (Bertolt Brecht)
3. ALACAKARANLIK / Aziz Nesin
İnsan Hakları Üstüne Sözlük (A. N.) / Alacakaranlığa İlenç (A. N.) /İnsan Çabasının Yetersizliği (B. B)
4. HAVADAN SUDAN /Aziz Nesin
5. GURBETLİK ZOR ZANAAT / Nazım Hikmet Bor Oteli/ Vapur/ Tuna Üstüne Söylenmiştir/ Yine Memleketim Üstüne Söylenmiştir/ İyimserlik/ Kurtuluş Düşü Son Mektup / Vasiyet
SELAM / Aziz Nesin
“Merhaba”
“Sayın bayanlar baylar merhaba.
Sayın olmayan bayanlar ve baylar, sizlere de merhaba.
Bindiği dalı kesenler
Öksürüğe göre esenler
Çabuk kırılıp küsenler
Kendi yağlarıyla kavrulanlar
El kapılarına savrulanlar, merhaba.
Halka tankın verip kendileri salkım yutanlar
Dönme dolaplar, çarkıfelekler,
Sayın dönek, bay fırıldak,
İlericiler, gericiler,
Ben demiştimciler, neme gerekçiler
Hepinize merhaba.
(...)
Merhaba özgürlük yolunda yaralanıp yitenler
Merhaba bu yola dökülüp bitenler
Merhaba söylenmemiş en güzel söz
Merhaba güzel yarınlar.
İşte girdik alana
Selam verdik dört yana
Sözümüz anlayan
Merhaba.”
İşte oyun başladı.
Genco Erkal nicedir “alana” girmiş bile.
Alan dediğim sahnedir...
Alan dediğim sahne, şimdi, biliyorum, gözlerimin önünde yeryüzüne dönüşecek: Uçsuz bucaksız yeryüzüne, sahneden gelen ışıkla kucaklamaya hazır olduğum yeryüzüne...
Alan dediğim sahne, şimdi, biliyorum gözlerimin önünde, içinden asla çıkamayacağım, nicedir tutsak olduğum bir hücreye dönüşecek: Karanlığında, boğulmamak için sahneden fırlatılan ipuçlarına, umut parçacıklarına sımsıkı sarılacağım bir hücreye...
Alan dediğim sahneyi (uçsuz bucaksız yeryüzünü ya da kapkaranlık hücreyi) Genco Erkal, her an yeni baştan yoğuracak, yeni baştan biçimlendirecek, yeni baştan var edecek. Tüm mekân / zaman kurallarına meydan okuyarak...
Mekân, zaman kurallarına meydan okumaya, zamanı ve mekânı yeniden biçimlendirip yeniden var etmeye, bu ‘Alan’a çıktığı an başlamadı Genco Erkal... Çok daha önce, Nazım’dan Haldun Taner’e, Brecht’den Aziz Nesin’e seçimini yaparken başladı.
Yazarlarını seçerken, seçtiklerini tiyatro adamı kimliğiyle yeniden kurgularken, seçtiklerini dünyaya bakışıyla, kültür birikimiyle bütünlerken başlamıştı yüreğimizdeki dünyaları ya da hücreleri denetlemeye... Bundan öte gerekli olan tek şey sahne ustalığıydı. İnsanın kimliğiyle, tiyatrocu, oyuncu, yönetmen kimliği (yoksa yeteneği mi demeliyim?) bütünleşince, seçtiği sözcükler onun, bizim sözcüklerimiz oldu. Seçtiği susuşlar, onun, bizim susuşlarımız oldu. Sevincimiz, umudumuz, acılarımız, korkularımız, hasretimiz, özlemimiz oldu.
Sahnede hepimizin ne anlama geldiğini çok iyi bildiğimiz sözcükleri söylerken Genco Erkal, yepyeni anlamlar keşfettik.
Söyleyiş biçimiyle yeni bir dil yarattı.
Yüzünün dili, bedenin dili, devinimin ya da devinimsizliğin dili, sözcüklerin dili oldu, söylenenin ve söylenmeyenin dili oldu.
Bu dil, müziğin diliyle, ışığın diliyle bütünleşti.
Eğer tiyatro sanatı dili, zamanı, mekânı her an yeniden yaratmaksa;
Eğer müziği, sesi, sessizliği yeniden yorumlamaksa;
Eğer karanlığı ışığa, ışığı renge dönüştürmekse...
Eğer tiyatro sanatı bu yaratma, bu yorumlama, bu dönüştürme eylemine, ben koltuğumda oturan seyirciyi de katmaksa...
Eğer tiyatro sanatı, bu katılımımla, yüreğimi ve aklımı yeniden yoğuruyorsa...
Eğer tiyatro sanatı bu katılımımla bana sonsuz tat veriyorsa, beni yeryüzünü kucaklamaya itiyorsa...
Eğer tiyatro sanatı, sahnede izlediklerimle, bana “insanoğlu harika, insanoğlunun yapabilecekleri sonsuz, insanoğlunun yeteneği müthiş” dedirtiyorsa...
Eğer tiyatro sanatı bütün bunlar ya da bunlardan hiç olmazsa biriyse, iyi ki Merhaba var, iyi ki Genco Erkal var.
Tiyatroya, yeryüzüne, yaşama Merhaba.
“İşte girdik alana
Selam verdik dört yana
Sözümüz anlayana
Merhaba”
Zeynep ORAL
GENCO ERKAL
1938 yılında doğan Genco Erkal İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdi. Kent Oyuncuları, Arena Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu gibi Türkiye’nin saygın tiyatro topluluklarında oyuncu ve yönetmen olarak çalıştıktan sonra 1969 yılında kendi topluluğu olan Dostlar Tiyatrosunu kurdu. Bugün de sanat yönetmeni olduğu bu toplulukla Gorki, Brecht, Sartre, Peter Weiss, Steinbceck’in yapıtlarını sahneledi. Ayrıca Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Haldun Taner, Nazım Hikmet, Refik Erduran, Vasıf Öngören, Orhan Asena gibi Türk yazarlarının oyunlarını yönetti. Roman, öykü, şiir gibi değişik türlerden tiyatroya uyarlamalar yaptı, oyunlar çevirdi.
Çeşitli ödüller kazandığı ünlü rolleri arasında Haşek’in “Aslan Asker Şvayk”ı, Gogol’ün “Bir Delini Hatıra Defteri”, Brecht’in “Galileo”su, Maxwell Anderson’un “Yalınayak Sokrates”i ve Jarry’den “Üzbik Baba” sayılabilir. Senfonik konserlerde Prokofiev’in “Peter ile Kurt” ve Stravinski’nin “Askerin Öyküsü” adlı yapıtlarını anlatıcı olarak seslendirdi.
Genco Erkal ayrıca önemli uluslararası festivallerde gösterilen ve birçok ödül kazanan dört filmin başrolünde oynadı. Son olarak TRT için Haldun Taner’in ünlü müzikli oyunu Keşanlı Ali Destanı’nı yönetti ve oynadı.
Genco Erkal değişik yıllarda altı kez “yılın en iyi erkek oyuncusu”, iki kez “en iyi tiyatro yönetmeni” seçildi. 1982 ve 1983 yıllarında “en iyi sinema oyuncusu” olarak Antalya Film Festivalinde iki kez Altın Portakal aldı.